Matematiğin yapıtaşı olan geometri evrenin nasıl olduğunu açıklamaya yetecek koşulları içinde barındırır. Bir küpün nasıl oluştuğunu anlarken mekânın nasıl yaratıldığını yani boyut denilen kavramın ne olduğunu anlarız. Tek nokta boyutsuzdur fakat iki noktayı birleştirince bir çizgi oluşturmuş oluruz. İki çizgiyi birleştirdiğimizde bir küp yaratırız ki bu da mekânı(alanı) nasıl yarattığımızın somutlaştırılmış halidir.
Bundan yıllar önce Einstein’ın zaman ile ilgili teorisi ortaya çıktı ve insan olarak yaşadığımız zamanın tamamen göreceli olduğu ve dördüncü bir boyut olduğu ortaya çıktı. Dördüncü boyut geometride iki küpün birleşmesi ile oluşur. Dördüncü boyut zamandır. Küpün içinde iken zaman algımız kişiye özel bir durum alır. Birbirinden bağımsız bir şekilde ilerleyen ve herkesin farklı zamanlarda yaşadığı bir durum oluşmaya başlar. Eğer hepimiz bu küpün içindeysek yer değiştirirken bu zaman kaymalarını gözle görmemiz gerekir ki, bu durumda “ben bu yollardan geçtim, evladım” ile başlayan cümlelerde bulundurur kendisini. Ne olacağı ise tamamen kişi ile alakalıdır. Fakat içinde bulunduğumuz durum tam olarak
bir küpün içinde farklı senaryolar, farklı zamanlar ve farklı kişiler olarak devam etmektir. Farklı zamanların kaynağı tetraküptür. Normalde bir küpe baktığımız zaman büküldüğünü görmeyiz. Fakat tetraküpe baktığımız zaman büküldüğünü görürüz. Bu durumda bize bu boyutun henüz kavranılmamış olduğunu anlatır. Eğer bu boyutu algılayabilseydik bükülmenin bir göz yanılsaması olduğunu görürdük.
Cube filmi, kuantum alanı ve izafiyet teorisini bir araya getirerek müthiş bir çalışma gerçekleştirmiştir. İnsanların bir küpün içerisinde yaşadığı o anlar ve oradan çıkmak için kullandıkları formüller gündelik hayatımızın zor anlarında, zorlukları aşmaya çalışan insanların halini andırıyor. Yaşadığımız dünya bir tetraküpün içinde olabilir. Sürekli aynı yerlerden başlayıp aynı yerde bitirdiğimiz bu dünya… Burada “olan bitenler bizler miyiz?” diye düşündürüp bir hapishanenin içinde olduğumuzu hissettirirken bir yandan da tüm bu algıları ve boyutları yapanın da gene bizler olduğunu bizlere anlatan bir filmdir Cube.
Eğer zamanın ne olduğunu kavrayabilirsek ve eğer “doğru zamanda doğru yerde “ olabilirsek bu kuantum alanının çöküşüne şahit olabiliriz. Bunu yeniden bir başlangıç veya bir yok oluş olarak düşünebiliriz. İçinden çıkması zor bir şekilde düzenlenmiş yarattığımız bu dünyanın, bu iç içe geçmiş küplerin, bir bilgisayar sistemi gibi kurulabilir olması insan olarak ne olduğumuzu bir kez daha sorgulamaya itiyor. Eğer zaman olmasaydı tüm olaylar aynı anda yaşanacaktı ve o zaman bu dünya sıkıcı bir yer mi olurdu?
Cube filmi ilk olarak 1997 yılında gösterime girmiş ve üç seri halinde ortaya çıkmıştır. Diğer iki film devam filmi olarak çekilmiştir. Bir tane küpün içinde çekilen film yaşadığımız kargaşayı, tek bir mekân içinde, bir buçuk saatte açıklamış. Keyifli seyirler
PSY JUNGLE – Psytrance Events – Festivals – Decoration Team – Visuals Team Portal